Sevgili dost, bugün sana dünyanın en ünlü otomobil markalarından birinden bahsedeceğim çünkü bu hikâyenin satır aralarında çok önemli detaylar var… Bir zamanlar mütevazi bir traktör hikayesi olan Lamborghini, nasıl oldu da dünyanın en süratli arabaları diye anılan Ferrari’ye en büyük rakip oldu ve onu geçti?
Tasarımlarıyla efsaneler yaratan, muazzam güçlü motorları ile yolların efendisi unvanıyla anılan Lamborghini, belki de dünyanın en çok hayal edilen otomobillerini üretiyor… Peki bu muhteşem otomobiller nasıl ortaya çıkmış hiç merak ettin mi?
“Bir insanın ne söylediğini unutabilirsin, sana neler yaptığını unutabilirsin; ama o insanın sana ne hissettirdiğini asla unutamazsın!” Sigmund Freud’a ait bu sözler, önceden traktör üreten Lamborghini’nin neden Ferrari’ye rakip olup en iyi spor araba unvanını elinden aldığını da açıklıyor.
Bunu az sonra konuşacağız. Şimdi bu ilginç hikâye nasıl başlamış ona bakalım mı?
Firmanın kurucusu Ferruccio Elio Arturo Lamborghini, 1916 yılında İtalya’nın Sento ketinde doğdu. Arturo’nun ailesi çiftçiydi ama o daha küçücük bir çocukken bile toprağa değil makinelere ilgiliydi. Bu yüzden teknik lisede okudu.
İkinci dünya savaşı sırasında İtalyan Hava Kuvvetleri’nde askerdi. 1944 yılında İngilizlere esir düştü. İngilizler onu, bildiklerinden ötürü motor bölümünde çalıştırdı. Aslında bu esaret, Lamborghini’nin geleceği için eşsiz bir tecrübeye dönüştü. Çünkü bu dönemde otomobiller ve motorlar konusunda çok önemli deneyimler kazandı. Özellikle bozuk araçları tamir etmeyi ve farklı parçalardan araç üretmeyi de burada öğrendi.
Savaşın bitmesi ile birlikte evine dönen Lamborghini, savaştan arta kalan makineler sayesinde, ufak bir garajda köylüler için traktör tasarlayıp üretmeye başladı. Yaptıkları beğenilince rağbet görmeye başlayan Lamborghini, 1940’lı yılların sonunda artık kendi çapında bir fabrikaya sahipti.
Araba ve hız tutkusu, Lomborghini’ye traktörden başka işle de yaptırıyordu. Hatta Fiat 500 olarak günümüzde de bilinen modelin büyük babası Topollino modelini 500 cc’den 750 cc’ye çıkararak meşhur Mille Miglia yarışına katıldı. Ancak burada yaptığı kazanın ardından hız tutkusu devam etse de bir daha yarışlara katılmadı.
1949 yılına gelindiğinde Ferruccio Lamborghini, baştan aşağıya traktör üretmeyi başaracak bir seviyeye ulaşmıştı. Tüm parçalarının da tasarım ve üretimi artık kendisine ait olan Lamborghini Traktörleri kısa süre içerisinde İtalya’da çok tutuldu.

Öyle ki, kullandığı teknolojiyi merak edenler tarafından fabrikası ziyaretçi akınına uğruyor ve başkalarına da ilham oluyordu. Traktör işinden büyük bir servet edinen Lamborghini, ardından klima ve merkezi ısıtma sektörüne de girerek bu piyasada da kendine yer edindi. İyi projeler ve başarılarının ardından Lamborghini, artık İtalya’nın en zenginlerinden biriydi.
Kazancı ile bir yandan işini büyütürken, bir yandan da spor araba tutkusunu karşılamaya çalışıyordu genç iş adamı. Bir Mercedes-Benz 300SL, Jaguar E-Type, Alfa Romeo 1900, Lancia Aurelia B20 ve Maserati 3500GT gibi üst düzey arabaları kullansa da bir türlü hayalini kurduğu deneyimi yaşayamayınca sonunda soluğu Ferrari’de aldı.
Ferrari 250 GT’nin şoför koltuğuna oturan Ferruccio Lamborghini, sonunda istediği performansı yaşıyordu. Spor araba ve hız tutkusu ona 3 Ferrari daha aldırdı. Boş zamanlarında büyük bir zevkle, sürat yapıyor ve stresini atıyordu… Ancak bir süre sonra, aldığı Ferrari’lerde debriyaj sorunu ile karşı karşıya kaldı. Birkaç kez tamir ettirmesine rağmen aynı sorunlar devam edince, soluğu Ferrari fabrikasında aldı.
Ertesi gün Ferrari firmasının sahibi Enzo Ferrari ile görüşmek isteyen Lamborghini, kapıda iki saatten fazla bekletildi. Sonunda içeri alınınca “Senyor Ferrari, ürettiğiniz arabalarda ardı ardına debriyaj sorunuyla karşılaştım” diye çıkıştı. O dönem dünyanın en süratli arabalarını üretmekle meşhur Enzo Ferrari, kendisiyle alay ederek “Siz ancak traktör sürersiniz asla bir Ferrari’yi düzgün kullanamayacaksınız” –Başka bir rivayette, “Bir traktör üreticisi Ferrari’yi eleştiremez, siz kim oluyorsunuz” diye saygısız bir üslupla konuşunca Lamborghini için çok önemli bir dönüm noktası olur bu sözler…
İşte, günümüzde de devam eden dev rekabet böyle başlar. Enzo Ferrari’den duydukları adeta içine işleyen Ferruccio Lamborghini’nin artık tek bir amacı vardır. Ferrari’den hızlı, daha güvenilir ve daha sağlam arabalar yapmak. En iyi spor araçların Ferrari tarafından yapılabileceği algısını yıkmak için yola çıkar ve hızlı bir şekilde Otomobili Lamborghini markasını kurarak, çalışmaya başlar.
Kafasında şu vardır; Lomborghini traktörlerinde kullanılan parçalar, zorlu arazi koşulları için üretiliyor, üstelik Ferrari’den daha sağlam. Önce, traktör için kullanılan parçalar ve bazı makinelerde değişiklik yapar. Motor için yüksek performans ve aerodinamik çizgiler ile bir benzersiz bir spor otomobil üretmek, traktör üretmek kadar zor olmasa gerek diye düşünür. Hem de otomobil başına elde edeceği kâr, traktöre göre 3 katına çıkacaktır.
Elbette çalışmaları, Ferrari’deki şikayetlerinin başladığı debriyaj noktası ile başlıyordu. Bunu yaparken, aslında sahibi olduğu Ferrari arabalarda kullanılan debriyajın aynısının kendi traktörlerinde de olduğunu fark eder. Bu debriyajın daha sağlamını yaparak değiştirir ve kendi üretimi olan vitesi de takınca denemelerden çok iyi sonuçlar alır. Ferrari’nin eski mühendisleri ve test sürücülerini işe alan Lamborghini, yeni ekibiyle birlikte büyük bir motivasyonla çalışmalara başlar.
Ona bu motivasyonu sağlayan Freud’un “… Size nasıl hissettirdiklerini asla unutmazsınız” sözündeki gibi, Enzo Ferrari’nin yaklaşımı olmuştu. Ferrari’nin söyledikleri, Lamborghini’nin başarılı olması adına bir nedene dönüşmüştü…

İlk hedefi, Napoli ile Milano’yu birbirine bağlayan yolu saatte 150 mil hız ile geçecek bir spor araba üretmektir. Büyük bir motivasyonla çalışan ekip, yalnızca 4 ay içinde Lamborghini’nin ilk modeli olan 350 GT’yi çıkarır. 350 GT çizgileri, tasarımı armasındaki boğa figürü (kendisi boğa burcu olduğu için) ve gücü ile kısa zamanda dikkatleri üzerine çekmeyi başarır…
Bu model, 1964 yılında 13 adet satar ve her yönüyle Ferrari’den çok daha iyi olduğu yönünde yorumlar alır. Bir sonraki model 400 GT bekleneni bulamasa da, iki yıl sonra üretilen Miura modeli ortalığı kasıp kavurur. Miura, ismini bir dövüş boğası eğiticisi olan Don Eduardo Miura’dan alır ve spor arabalar tarihinde adeta çığır açar. Nefes kesen Miura, aynı zamanda ortadan motorlu ilk spor arabadır…

Bir sonraki model Jarama ilgi gören modeller arasındadır fakat 1974 yılında ürettiği Countach modile tek kelimeyle efsaneye dönüşür. Dünyada ilk kez yukarıya doğru açılan kapıların kullanıldığı bu model görenleri hayran bırakır. Bu otomobil ile ilgili tek eksi puan; Countach’in ismini Piyemontece’de bölgesinde bir erkeğin güzel bir kadını gördüğündeki nidadan alıyor olmasıdır. Bu ismi kullanarak Lamborghini kendi geleneklerini de bozmuştur.

Lamborghini, daha sonra çıkardığı modellerin ismi ile tekrar kendi geleneklerine döner ve ürettiği otomobiller her daim büyük ilgi görür. Artık spor araba ve hız denildiğinde akla ilk gelen marka Lamborghini ve armasındaki boğadır…
Yıllar içinde adını ünlü bir boğadan alan Diablo, 24 kılıç darbesine rağmen ölmeyen ve daha sonra Miura’ya hediye edilen boğadan ilham alan Murcielago modelleri ile devam eder. Hemen ardından yine ismini bir güreş boğasından alan Gallardo ve daha sonra ünlü matador Felix Guzman’ı öldüren meşhur boğanın ismi olan Reventon.

Spor arabalar tarafında her şey mükemmel devam ederken, Güney Afrika’dan verilmiş olan çok yüklü bir traktör siparişi iptal edilince maddi anlamda zorluklar yaşayan Lamborghini, fabrikanın %51 hissesini İsviçreli bir arkadaşına satar. Bir yıl sonra da tüm hisselerini Henry Rossetti’ye devreden Lamborghini bir çiftlik alıp emeklilik hayatına çekilir.
Lamborghini, halen traktör üretmeye devam etse de dünyanın en süratli ve havalı spor arabası denilince akla ilk gelen marka olmayı da sürdürüyor…
Markanın %70’i Wolswagen grubuna satılsa da parça montajı, iç döşeme, boya gibi unsurlar fabrikasyon değil el yapımı olarak üretiliyor ve kullanıcısına en iyi deneyimi yaşatmayı sürdürüyor.
Bir şeyleri başarmak için çoğunlukla güçlü bir motivasyona ihtiyaç duyarız. Bu motivasyonu yaratmanın en kolay yolu ise o işi başarılı bir şekilde yapmak için bir nedenimizin, amacımızın olmasıdır. Laborghini’nin nedeni, Ferrari’den duyduğu sözlerdi. Senin hayatını değiştirmek ve hikâyeni yeniden yazmak için bir nedenin var mı?
Senin hikâyene, senin nedenlerine. Sevgiyle kal 😊
Bazen bir kelime bir cümle ile hayatını değiştirebilirmiş.Bir hedefin yoktur fakat o söz doğrultusunda sizde bir hedef oluşturur. Bu kendi sağlığın içinde geçerli…
Bende zehirli guatr demişti doktor ilaç verdi kullandim sonra üniversiteye gönderdi. Başka bir hastaneye gittim.Hastalık nedeniyle belirtiler ortaya çıkmaya başlamıştı. Diğer hastanede ameliyat dediler. Doktorun kapısının önünde o doktorun hastası ben ameliyat oldum pişmanım başka çözüm yolları var atom tedavisi olabilirsin dedi.Ben moralim bozuk başka doktor tavsiye etti bir tanıdık ona gittim bu ilacı bırak 15 gün sonra tekrar gel dedi.
Tamam dedim tabbi bunun yanında Alternatif tıp dedikleri bitkisel takviye edici gıda kullandim .Yanında bir de ek bir yeşillik kullandim kafaya koydum ben ameliyat olmadan iyilesecektim.Bir ay kullandim sonra üniversiteye gittim tahlilleri götürdüm. Doktor ameliyat olmana gerek kalmamış ne yaptın dedi.Bende şunu yaptım dedim neyse ne yaptın ameliyat olma durumun kalkmış dedi o kadar sevindim ki.
Bu sadece benim için bir başlangıçtı. Daha sonra tekrar nuksetti bu sefer başka bir çözüm yolu buldum.Hatta biyopsi olacaktım. Olmadım. Sonuç olarak yok modül yok oldu. Rabbime şükürler olsun. İnsan isterse Rabbim bu yolda çözümü bizlere veriyor. Daha sonra neler atlattım. Şu anda gayet sağlıklıyım.Hamdolsun.
ben araba yahut ttraktörlerle ilgilenmiyorum ama iyi bir yazar olma yolunda yürümeye gayret ediyorum.
her zaman şu sözleri baz alarak bu yolda yürümeye devam ediyorum.
emeklemeden yürünmez emeklemeden yürümeye kalktığın anda adım atamadan düşersin ve hiçbir iş yapamazsın.
Harika bir motivasyon ve ornek verici hikaye olmus.Tekrar yureginize saglkk Bariş hocam
.