Küçük çocuk, bahçelerinde kendine bir oyun bulmuştu. Kendisine göre son derece ağır ve büyük bir taşı yerinden oynatmaya çalışıyordu. Ancak bir türlü oynatamıyordu. Kâh altından tutup kaldırmaya çalışıyor, kâh bir değnek ile itiyor fakat taşı yerinden oynatamıyordu. Sonunda yorgun ve biraz da sinirli bir şekilde vazgeçip eve doğru yürümeye başlayınca babasının onu tebessüm ederek izlediğini fark etti. Yaklaşınca babası sordu:
-Vazgeçiyorsun öyle mi?
-Evet
-Peki bütün gücünü kullandın mı? Yapabileceğin her şeyi yaptın mı?
Halen kan ter içinde olan çocuk:
-Evet, bütün gücümü kullandım baba, yapabileceğim her şeyi de yaptım.
-Hayır oğlum, henüz yapmadın. Çünkü benden yardım istemedin.
Çok severim bu hikâyeyi, bir konuda zorlandığım, “İçinden çıkamayacağım” diye düşündüğüm zamanlarda hep rahatlatmıştır beni. İşte o anlarda; “Mutlaka bir yolu olmalı” derim kendi kendime. Belki iyi bilen birinden yardım istemeli, yahut sakin kafa ile değerlendirip, henüz denemediğim bir yolu keşfmeliyim diye düşünürüm. Konudan uzaklaşır ve bilinçaltımın bana gereken cevabı vermesini ya da gürültüsünü susturup dinlenmesine izin verdiğim zihnimin çözümü sakince bulmasını beklerim. Ve asla pes etmem!
Biliyorum, sen de bazen zorlanıyorsun, yaptıkların işe yaramıyor zannediyorsun ama bu doğru değil. Mutlaka henüz denemediğin bir yol vardır. İş yahut özel hayatımızda karşılaştığımız zorluklar bize çok şey anlatır aslında. Bazen hedefe yanlış bir yoldan ilerliyoruzdur ve seyir halindeyken yanlış bir yola saptığımızda navigasyonun bizi uyarıp, “Yeni rota bulunuyor” dediği gibi rotamızı değiştirmemiz gerekiyordur. Uçak ve gemi kaptanları bunu iyi bilir çünkü kalkış varış noktaları arasında uçak ve gemilerin rotalarından çıkmamaları söz konusu değildir. Ama onlar; fırtınalar, dev dalgalar, hava muhalefeti yahut türbülans karşısında pes etmez ve bunun yolculuğun bir parçası olduğunu bilir.
“Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur seyrederim. Adam belki yüz kere vurur taşa ama çatlak bile oluşturamaz. Sonra birden, yüz birinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir. İşte o zaman anlarım ki, taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir.”
Jacob Riis
Bazen de yukarıdaki alıntıda olduğu gibi, her ne yapıyorsak sabırla devam etmemiz gerekiyordur. İyi haber şu ki; zorlanmak ilerliyor olduğunu gösterir. Çünkü konfor alanındaki biri için zorlanmak söz konusu değildir.
Çinliler, bambu ağacını yetiştirmek için önce ağacın tohumunu eker, sular ve gübreler. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir, bambu ağacı ikinci yılda toprağın dışına filiz vermez. Bu beşinci yıla kadar böyle sürer ve Çinliler büyük bir sabırla her ne yapıyorlarsa yapmaya devam ederler. Nihayet beşinci yılın sonunda bambu ağacı toprağın üzerinde yeşermeye başlar ve yalnızca altı hafta içinde yirmi yedi metre gibi bir uzunluğa ulaşır.
“Dünyadaki en önemli başarılar, hiçbir şeyin fayda getirmeyecek gibi göründüğü anlarda da denemeye devam eden insanlar tarafından elde edilmiştir.”
Dale Carnegie
Bazen de hayat, isteklerimiz konusunda ne kadar ciddi olduğumuzu görmek için bizi sınar. İnancını kaybetmemeli ve önüne çıkan zorlukların, yolculuğun doğal bir parçası olduğunu unutmalalısın. Daha iyisini arayan ve isteyen, kalabalıkların arasından sıyrılmak için çabalayan herkes bu sınavı yaşamıştır.
Hayal gücü sayesinde adeta yeni bir dünyanın öncüsü olan Walt Disney, çalıştığı gazeteden yeterince yaratıcı olmadığı gerekçesiyle kovulmuş, ardından defalarca iflas etmiş ancak asla vazgeçmemişti. Bugün, İMDB’de tüm zamanların en iyi filmlerinin zirvesinde yer alan Esaretin Bedeli filmi 1994 yılında ilk gösteriminde gişede çakılıp birkaç hafta içinde vizyondan kaldırılmıştı. Roman ve tiyatro yazarı William Sorayan; Pulitzer ve Oscar ödülleri kazanmadan önce yayın evleri tarafından o kadar çok reddedilmişti ki, yayın evlerinden gelen ret mektuplarını üst üste koyunca bunların yüksekliği 75 cm’yi buluyordu.
“İnsanlar kim oldukları konusunda şartlarını suçluyorlar. Ben şartlara inanmam. Bu dünyada ilerleyen kişiler, istedikleri şartları arayan, bulamazlarsa kolları sıvayıp yaratanlardır.”
George Bernard Shaw
Tüm zamanların en çok okunan kitaplarından Martı’nın basılması için de Richard Bach’in on sekiz yayın evinden reddedilmesi gerekiyordu. Genetik biliminin kurucusu Gregor Mendel, birçok üniversiteye kabul edilmemiş, kabul edilip de uzaklaştırıldığı üniversitedeki hocalarından biri “Bilim adamı olmak için gereken yeteneklere sahip değil” demişti. Yılmaz Erdoğan’ın, Ferhan Şensoy tarafından tiyatroya kabul edilmemişti. Sezen Aksu’nun ilk albümü sadece elli adet satmıştı. Ozan Güven şaşı olduğu gerekçesiyle konservatuara kabul edilmemişti. Bugün Avrupa’da futbolun en gözde isimlerinden Robert Lewandowski, kapı kapı dolaşıp kulüplerden kendisini denemelerini istemişti.
“Allah, size her şeye dayanabilecek bir vücut verdi. İkna etmeniz gereken zihninizdir.”
Vincent Lombardi
Yani sıradan bir hayatı reddeden, daha fazlasını isteyen herkes bu süreci bir yerinden yaşamıştır. Mühim olan yaşananları doğru değerlendirip, herhangi biri gibi zorlukları gördüğünde, hayal kırıklıkları yaşadığında, yüzüne kapılar kapandığında asla vazgeçmemek ve inançla devam etmektir. İşte bu yüzden diyorum ki; “Pes etmek mi? Sakın ha!”
Sevgiyle ve azimle kal 😊
Barış Ege