Birçok psikolojik sorunun altında, insanın kendisi olmaktan kaçınması yatar. Kişiyi, kendinden başak biri olmaya çalışarak, zihin ve bedeninde var olanı reddetmek kadar yoran ve üzen bir şey yoktur. Dr. James Gordon Kilkey diyor ki;
“İnsanın kendisi olması sorunu, tarih kadar eski ve insan hayatı kadar evrenseldir.”
Bir başkası gibi görünerek belki toplumda kabul görme arzunu tatmin eder ve bu amacına ulaşırsın ama bu davranış, seni kendinden uzaklaştırır. Her geçen gün özgüvenini yitirirsin, içe dönük konuşmalar yapamaz hale gelirsin. Çünkü başkalarının yanında farklı biri gibi davranacak olursan, kendi kendine kaldığın zaman da farklı davranman gerekir. İşte bu, asıl benliğin ile arayı açar ve böyle bir girişimin sonu asla mutlu bitmez.
İşten ve Yaşamdan Zevk Almanın Yolları adlı kitabında Dale Carnegie, şöyle anlatıyor: “Ünlü bir petrol firmasında insan kaynakları müdürü olan Paul Byonton’a, insanların işe başvururken yaptıkları en büyük hatanın ne olduğunu sordum. Bunu bilmesi gerekiyordu çünkü altmış binden fazla adayla görüşme yapmış ve İş Bulmanın Altı Yolu adında bir kitap yazmıştı. Bana şöyle karşılık verdi: “İnsanların bir işe başlvururken yaptıkları en büyüt hata, kendileri olmamaları. Şapkalarını önüne koyup olabildiğince dürüst davranmak yerine size beklediğiniz cevapları vermeye çalışıyorlar. Bu elbette bir işe yaramıyor. Çünkü hiç kimse bir sahtekarla çalışmak istemez, geçmeyen parayı kim kabul eder ki?” Ne kadar haklı değil mi?”
“Hayat kaçmaya çalışanlar için ağırdı. Durup yüzleşmek, kendin olmak için çaba göstermek, gerekirse yeniden doğmak için yaşarken ölmek şarttı.”
Aeden Bir Dünya Hikayesi-Azra Kohen

Bilim insanları, uzun yıllar süren büyük bir araştırmaya imza attı. Araştırmaya katılan binlerce insanın soyacağına bakarak, bazı hesaplamamlar yaptılar. Savaşlar, göçler, doğal afetler ve daha birçok unsur göz önüne alınarak, araştırmaya katılanların, o gün oldukları kişi olarak yaşama olasılıklarını hesapladılar. Buna göre herhangi bir insanın, mesela senin “Sen” olarak doğup yaşama ihtimalin 300 milyarda birdi. Hem de annen ile babanın karşılaşıp birleşmesinden sonra bile…
O halde, bugün buralarda olmanın bir anlamı olmalı değil mi? Zaten benzersiz biriyken, neden halen başkalarına benzemeye çalışasın ki? Evet, hedefine ulaşmak, benzer başarıları elde etmek için birilerini rol model olarak alabilirsin ama başkası gibi davranmamalısın. Bu, kendini reddetmek olur ki her ne elde edersen et, asla mutlu ve huzurlu olamazsın.
“Herkes bir gün imrenmenin kendini aşağılamak, taklidin intihar olduğunu anlar. Kendisini iyi ya da kötü, olduğu gibi görmesi gerektiğini öğrenir. “
Ralp Valdo Emerson
Yine aynı kitapta (İşten ve Yaşamdan Zevk Almanın Yolları) Dale Carnegie, yaşadığı bir olayı şöyle aktarıyor. Kuzey Carolina’da yaşayan Bayan Edith Allred’in gönderdiği mektupta şöyle yazıyordu:
“Ben, son derece hassas ve utangaç bir çocuktum. Oldukça şişmandım, tombul yanaklarım da beni olduğumdan şişman gösteriyordu. Güzel giyinmenin aptalca olduğunu düşünen eski kafalı bir annem vardı. Beni de bu düşüncesi doğrultusunda giydiriyordu. Partilere gidemiyordum, eğlenemiyordum, okula gittiğimde açık hava aktivitelerine katılamıyordum. Çok utanıyordum. Kendimi son derece tuhaf ve istenmeyen biri gibi görüyordum.
Kendimden büyük biriyle evlendim ama bende hiçbir değişiklik olmadı. Eşimin ailesi kendine oldukça güvenen, güçlü insanlardı. Onlarda benim sahip olmak istediğim her şey vardı. Onlar gibi olabilmek için elimden geleni yaptım. Onlar beni dışadönük biri yapmaya çalıştıkça ben daha fazla kabuğuma çekiliyordum. Sinirli ve huzursuz biri olmup çıkmıştım. Bütün arkadaşlarımdan uzaklaşmıştım. Öyle kötü bir haldeydim ki kapı zili bile beni çileden çıkarmaya yetiyordu. Tam bir başarısızlık örneğiydim, bunu biliyordum ve eşimin de bunu anlmamasından korkuyordum. Bu yüzden toplum içine çıktığımızda abartılı davranıyordum. Bunun farkındaydım. Bundan sonraki birkaç gün mutsuz oluyordum. Sonunda tüm yaşama sevincimi kaybettim ve boşu boşuna yaşadığımı düşünmeye başladım. İntihar etmeyi düşünüyordum.

Tesadüfen Duyduğum Birkaç Söz Ve…
Tesadüfen duyduğum birkaç söz hayatımı değiştirmişti bir anda. Kayınvalidem bir gün bana çocuklarını nasıl büyüttüğünü anlatıyordu ve şöyle dedi: ‘Ne olursa olsun, onların hep kendileri olmalarını sağlamaya çalıştım.’ Kendin Olmak! İşte bu sözler işe yaramıştı. Ben kendimden farklı davranarak, kendimi bir kılıfa sokmaya çalışarak kendi kendimi mutsuz ediyordum.
Bir gecede değiştim. Kendim olmaya başladım. Kendi kişiliğimi bulmaya çalışıyordum. Kim oldumu anlamaya çabalıyordum. Güçlü yönlerimi keşfediyordum. Renkler ve sitiller hakkında pek çok şey öğrendim ve bana uyan tarzda giyinmeye başladım. Önce küçük bir organizasyona katıldım. Bana bir programda görev verdiklerinde korkudan kaskatı olmuştum ama her konuşmamda daah fazla cesaret kazandım. Bütün bunlar zaman aldı elbette; ama bugün baktığımda hayal edebileceğimden çok daha mutlu olduğumu görüyorum. Çocuklarıma da benim hayatımı değiştiren bu sözleri anlatmaya çalışıyorum: Ne olursa olsun, kendiniz olun!”

“Terapi nedir?” diye sordu. “Olmak istediğin gibi olabileceğin bir zaman dilimi. Kullanmak istediğin şekilde kullanabileceğin bir zaman. Kendin olabileceğin bir zaman.” Diye cevap verdim…
Benliğini Arayan Çocuk-Virginia M. Axline
Herkesin rol modeli olabilir ama başkalarını taklit ederek kendi ile barışık kalmış ve başarıya ulaşmış hiç kimseyi göremezsin. Her ressamın, yazarın, futbolcunun, girişimcinin ilham aldığı rol modeli vardır ama sanatlarını icra ederken hepsi kendileri gibi olurlar. Aksi halde mutlu olmaları söz konusu değildir, mutluluk yoksa tahmin edebileceğin gibi başarıdan bahsetmiyorum bile.
Özel biri olmak istiyorsan, kendin olmalısın Çaylak. Bu yıldızların altında senden bir tane daha yok!
Çaylak ile Filozof-Özkan Öze
Senin kendin olmana, senin kendini icat etmeye çalışmak yerine kendini keşfetmene.
Sevgiyle kal 😊