Barış Ege – Profesyonel Koç, Yazar, NLP ve Bilinçaltı Uzmanı

Daha İyi Bir Sen İçin Değişime Karşı Direncini Yenmenin Yolları

Hem kendi hayatımda, hem de danışmanlık/koçluk yaptığım birey ve kurumlarda gördüğüm şu ki, değişime karşı hepimizin bir direnci var.

Hayatımızda sürekli bir şeylerin değişmesini, iyileşmesini isterken, bunlar bizden bağımsız gerçekleşsin isteriz. Eşimiz, sevgilimiz, çocuğumuz, anne babamız, gelirimiz, patronumuz, evimiz, arabamız değişsin yani iyileşsin isteriz… Ancak bir gerçek var ki, dünya kimsenin istekleri etrafında dönmez, dünya evrensel yasalar etrafında döner.

Bu yasalar da bize şunu söyler, dünkü kişi olarak farklı bir bugün yaratamazsın. Daha önce hayatını değiştirmek için adımlar attıysan şunu fark etmişsindir ki, çok kolay olmuyor. Çünkü aslında değişmesini istediğin her ne varsa, bunun için asıl mücadele iç dünyanda gerçekleşir. Bu mücadele seni yorduğunda, bazen imkansız gibi görünür ve tabi ki bu değişime karşı direnç yaratır.

Eğer sende benzer şeyler hissettiysen, daha iyi bir hayat için bu direncin üstesinden gelmen gerekiyor. Şimdi, bunun nasıl yapılabileceği konusunda bazı önerilere ne dersin?

2) Değişimin Hayatına Neler Katacağını (Faydaları) Belirlemelisin

“Gerçekler net olarak algılandığında, kararlar beynine hücum eder”

Hayatında herhangi bir şeyi değiştirmeyi düşündüğün an buna ilk direnci elbette zihninde yaşayacaksın. Çünkü onun ilk ve en önemli görevi, seni güvende tutmaktır. Buradaki güven ise senin daha önce tanımladığın şey ne ise odur. Dolayısı ile mevcut düzeni korumak ve değişmesini önlemek amacıyla değişime karşı her türlü direnci gösterecektir. Bunları yazıyor olmamın sebebi, ne ile karşı karşıya olduğunu bilmendir.

Sigarayı bırakmak, fit olmak, daha fazla para kazanmak, işini değiştirmek, seni üzen bir ilişkiyi bitirmek… Konu her ne olursa olsun, göstermen gereken bir çaba var ve işte bu zihninde “Zor” olarak tanımlandı ise değişime kalkışmak istemezsin. Ancak o duyguyu istersen değiştirebilirsin.

Sigara içmeyecek olursan, hayatında neler değişecek? Fit bir vücuda sahip olursan neler hissedeceksin? Gelirin artacak olursa, hayatına ne gibi kolaylıklar katmış olacak? İlişkini bitirirsen, bu hafifleme sana nasıl bir özgürlük alanı yaratacak?

Gibi doğru soruları sorup, altını olabildiğince doldurmalısın… Ardından, yapacağın değişikliğin hayatına neler katacağını okuyup, üzerine düşünmeli ve bunun sana ne kadar iyi hissettireceğini yaşamak için çabalamalısın. Yani burada yapacağımız şey, zihninin “Çok zor” diyerek seni vazgeçirmeye çalıştığı şeyin, zor da olsa değecek bir sonucu olduğunu ona kabullendirmelisin. Aksi halde, ihtiyacın olan enerjiyi sana vermeyebilir.

Başka bir önerim ise bunun tam tersi, yani yine bir liste yapacağız ancak burada soruları tersten soracaksın.

Sigara içmeye devam edersem, birkaç yıl sonra nelerden mahrum olacağım?

Fit bir vücudumun olmaması beni nelerden alıkoyuyor?

Bu kadar az para kazanıyor olmamın bana maliyeti nedir?

Gibi sorularla asıl zor olanın bugün yaşadığın hayat olduğu gerçeğini zihnine gösterirsen, sana hemen bu değişim için ihtiyacın olan enerjiyi sağlayacaktır.

  • 2) Amaç Ruhu Ateşler! Amacını Tanımlamalısın

“Nedeni olan, nasıla katlanır” Nietzsche

Burada ilk maddeyi biraz daha derinleştirmek gerekecek. Bu kez daha derinlere inmekten, kim olduğunu, kime dönüşmek istediğini belirlemekten bahsediyorum. Nasıl biri olarak görülmek seni heyecanlandırır. Ya da sen kendini nasıl tanımlayacak olsaydın gurur verici olurdu?

OKU  En Sevdiğim Kitaplardan Alıntılar #1

Yani amacın ne? Bu değişimi neden istiyorsun? Ne uğruna mücadele edecek, dövüşeceksin?

Değişimi mecburi görmektense bu çok daha etkili bir yöntemdir. Çünkü değişimi zorunlu  görmemelisin! Bunu istemelisin, hoşnut olacağın en iyi versiyonun için bunu yapmalısın. Çünkü aynı kişi olarak kaldığın sürece o çok istediğin sonuçları alamazsın.

Direncin sebeplerinden biri zorunlu olduğunu düşünmektir. Bu, mevcut durumunu yargılamana da sebep olabilir ama buna gerek yok. Zaten iyisin, ama çok daha iyi olabilirsin. Zorunlu olduğunu düşünme, hoş bir şey olduğunu, eğleneceğini, ya da gurur duyacağını düşün ve direnci ortadan kaldır. En iyi versiyonuna ulaşacağını düşündüğünde artık kötü hissetmezsin. Yani ilham almış olursun.

İlham, öyle güçlüdür ki, asırlarca köle olarak yaşayan toplumları bile özgürlükleri için ayağa kaldırmıştır.  

3) İnanmalı ve Büyüme Zihniyetine Geçmelisin

Değişime direnmenin önemli sebeplerinden biri de, çabaların sonuç vermeyeceğini düşünüyor olmandır.

Eğer bunun üstesinden gelmek istiyorsan, önce mümkün olduğuna inanmalısın. Mümkün görmediğin hiçbir şey için güçlü bir eylem koyamazsın ortaya. Hiçbirimiz zaman ve emeğimizi boşa harcamak istemeyiz. Dolayısı ile zihninde başaracağına dair bir inanç oluşmadığı sürece seni hep durdurmaya çalışacaktır.

Bunun için de, aslında geçerliliği olmayan referanslar kullanacak. Bunun üstesinden gelmek için Büyüme Zihniyetini benimsemek çok faydalı olacaktır. Bunun karşılığı da, hayatını daha iyi hale getirmek için ihtiyacın olan bilgi ve becerileri, bugünkü durumunun önemi olmaksınız edinebileceğine inanmaktır.  

Değişimin, daha iyi sonuçların, başarının mümkün olduğuna inandığında istediğin cesareti ve enerjiyi de bulacaksın. Bunun için senin istediğin sonuçları, senden önce elde etmiş insanların yaptıklarına ve hayatlarındaki değişimin onlara neler kattığına bak. Onlara neler kattığı, seni de heveslendirirken, senin şartlarına yakın birinin aldığı sonuçları, başarısız girişimlerin ardından ulaştığı başarıyı görmek, senin için de “Mümkün” hissiyatına sebep olacaktır.

İnanç geliştirme konusunda Plasebo üzerine konuştuğum şu videoyu izlemeni tavsiye ederim.

  • 4) Günlük Tutmalısın

İnancını artırmanın yollarından biri de, yapacaklarına değil, kendine odaklanmaktır. Yani kendin ile ilgili, ya da kendine karşı olan algını değiştirmekten bahsediyorum. 

Değişim ile ilgili düşünürken, bunu yapabilmek için gerekenlere sahip olup olmadığını merak edersin. Bu konudaki eşiği rahatlıkla aşmak adına, kendin hakkındaki algını olumlu tutabilmek için bir günlük, başarı günlüğü tutmanda fayda var

Buna tüm başarılarını yazmalısın. Hem de ne olduğu fark etmeksizin. Cesaretle attığın herhangi bir adım… Örneğin ilk işine başvurmak, etkilendiğin kişi ile konuşmak, ilan-ı aşk etmek, irade gösterdiğin herhangi bir konu, şirketteki en iyi ciroyu yaptığın performansın, lise takımındaki skorer oyunculuğun, satranç turnuvasında aldığın derece vs vs.

Buradaki amaç, doğru hissiyata kavuşman ve bu hissiyatın seni tekrar eyleme yönlendirmesidir. Harvard Üniversitesi Profesörlerinden Gerald Zaltman, “Kararlarımızın %95’ini mantık ve rasyonel düşünce ile değil duygularımızla alıyoruz. Bir eylem hakkında nasıl hissediyorsak kararlarımız buna göre şekilleniyor” derken bunu kast ediyor. Bir eylem hakkında nasıl hissettiğin, kararını ve bu kararın sonuçlarını baştan belirleyen faktörlerden oluyor aslında.

Buraya ayrıca, %1 bile olsa dünden daha fazla, daha iyi ne yaptığını da yazmalısın. Yine başkalarının tebrik ve takdirlerini de yazabilirsin. Başkalarına yardım etmek, kendimizle en gurur duyduğumuz anlardır. Eğer böyle bir şey yaparsan, ya da geçmişte yaptıysan, hatırladığın geri dönüşleri yazabilirsin. Bu, cesaretini tekrar toplaman ve kendini doğru tanımlaman açısından çok faydalı olacaktır.

OKU  Kendini Sevmenin 3 Adımı

Bu alışkanlığın en önemli faydası da, hedeflerine ulaşmak için aslında gerekenlere sahip olduğunu fark etmen olacaktır.   

  • 5) Bir An Önce Eyleme Geçmelisin

Kim olduğunuzu bilmek ister misiniz? Sormayın! Eyleme geçin. Eylem, kim olduğunuzu açıklayacak ve sizi tanımlayacaktır.”  Thomas Jefferson

Eyleme geçerek, endişe ve karar verme kaygılarını bertaraf edebilirsin. Karar anlarında, düşünmeye değil, eyleme itibar etmelisin. Tabi bu, bir eylem planının yönlendirmesi ile olmalı, hiç hesapsızca yola düşmekten bahsetmiyorum.

Bugün eyleme geçip geleceği yaratmak varken, düşünmeye ve kaygılanmaya itibar edersen, gelecekte (gelecek kaygıları ile) yaşayıp bugünü kaybediyorsun. Tabi bugünü kaybettiğinde, daha iyi bir geleceği de kaybetmiş oluyorsun.

Bu kaygıları da gayet iyi bilirim. “Ya başarısız olursam, ya yapamazsam, ya batarsam, ya reddedilirsem” asla sonu gelmeyecek ve eyleme geçmediğin sürece sonunu göremediği kuruntular… Bak Mevlana ne diyor:

“Güvenliği unut. Yaşamaktan korktuğun yerde yaşa. İtibarını yerle bir et. Bırak dilden dile dolaş. Ben, uzun süre ihtiyatlı davranmaya çalıştım. Ama bundan sonra çılgın olacağım.”

Kendini ya da güvenliğini tanımlama şeklinin bunlara sebep olduğunu bilmekte fayda var. En büyük ve en hızlı değişimleri geçirdiğimiz çocukluk döneminde cesur davrandık, risk aldık, bol bol düştük ve kimi zaman utanç verici durumlar yaşadık. Ama tekrar etmekte fayda var, en büyük ve en hızlı gelişmeleri o dönemde yaşadık.

Şimdi anlıyor musun? Neden en büyük ilerlemeler o dönemde oluyor? Çünkü büyük bir heyecanla öğrenmek, daha da öğrenmek, daha da gelişmek istiyorduk. Ama şimdi… İncilerimiz dökülecekmiş gibi hareket ediyoruz.

Kendimizi yetişkin olarak tanımlamaya başladığımızda, alışkanlıklar, bağımlılıklar, içinde saklanabileceğimizi düşündüğümüz güvenli alanlar (kişilik) buluruz ve

“Ben buyum, ben asla, ben hiçbir zaman” diye başlayan cümleler kurmaya matah bir şey zannederiz.

Evet, eyleme geçmek, bazı riskleri de beraberinde getirir. Örneğin hücum ederken, savunmayı biraz boşlayabilirsin, ne var ki gol atmadan da maç kazanılmaz. Burada bir ironi vardır, durduğun zaman güvende ve rahat olduğunu zannederek eylemi riskli bulursun ama Eylem, korkuları bertaraf eder, eylem seni sonuçlara götürür.

Burada Amerikalı ünlü Psikiyatrist David Viscott’a kulak vermekte fayda var;

“Eğer risk alamazsanız büyüyemezsiniz.

Büyüyemezseniz olabileceğinizin en iyisi olamazsınız.

Olabileceğinizin en iyisi olamazsanız, mutlu olamazsınız.

Ve mutlu olamazsanız, neyin önemi kalır ki?”

Hasılı, değişime karşı direnç ile başa çıkmak, ya da değişim sürecini başarı ile gerçekleştirmek, zihinde başlar. Hayatını daha iyi bir seviyeye taşımak istiyorsan önce bunun mümkün olduğuna inanmalısın. Ayrıca ilk maddeyi hatırlamalı ve bunun hayatına neler katacağını da belirlemeli, yani yararlı olacağına inanmalısın. Aksi takdirde, mevcut durumunu korumak için mazeretler üretirken bulursun kendini ve bu değişimin, iyileşmenin önündeki en büyük engel olacaktır.

Senin değişimine

Barış Ege

One comment

Görüşlerini Paylaşmak İster Misin?