Sorunların bizi ne kadar zorlayacağı, bizim onlara yaklaşımımıza bağlıdır. Bazı sorunlar bir kez karşımıza çıkar, biz de ya kaçarız, ya da onu çözeriz. Ancak bazıları ise hayatımızın büyük bölümünde tekrar edip dururlar, işte bu yazıda bu tarz sorunlar ve nasıl yaklaşılması gerektiği üzerinde konuşacağız.
Burada anlatmak istediğim çoğunlukla alışkanlıklardır ve biz onu/onları devam ettirdiğimiz sürece bizim için bir sorun teşkil eder. Hızlanmamızı, hatta bazen harekete geçmemizi engeller. İşim gereği danışmanlık yaptığım insanların büyük bir kısmı uzun yıllar boyu vazgeçmediği bazı alışkanlıkları yüzünden bir türlü istediklerini elde edemiyordu. Bu da, hiç bitmeyen bir sorun olarak hayatında kalmaya devam ediyordu doğal olarak.
Kiminin para ile ilişkisi iyi değildi, ne kadar kazanırsa kazansın geçim zorluğu çekiyordu. Kimi, cinsel dürtülerine engel olamadığı için gerektiği şekilde işlerine odaklanamıyor ve dolayısıyla yeteneklerini sergileyemiyordu. Kimi bir türlü düzenli ve planlı bir çalışmanın içine giremiyordu. Dolayısı ile çoğunlukla farkında olmayız ancak bu tarz kötü alışkanlıklar, hayatımızın tamamına sirayet eder ve başarısızlığımızın en büyük sebebi haline gelir. Burada Edward A. Murphy’e kulak vermekte fayda var.
Murphy Kanunlarını belki duymuşsundur. Çok geniştir aslında ama konumuzla ilgili olan kısmı için şimdi 5 tanesine bir bakalım mı?
Kural 1: Hayattan dersler çıkar
Kural 2: Sende hiçbir hata yoktur, hatalı olan derslerdir
Kural 3: Öğrenene kadar her ders tekrarlanır
Kural 4: Öğrenemediğin kolay ders, aslında kolay gibi görünen zor derstir
Kural 5: Davranışların değiştiği zaman, bir dersi öğrendim diyebilirsin…
Özellikle, üçüncü maddeden itibaren dikkat et lütfen! “Öğrenene kadar ders tekrarlanır” Yani biz, aksini yapana kadar mevcut sorunlar devam edecektir. Bazen, dördüncü maddede söylediği gibi, kolay gibi görünen ders, aslında zor derstir. Çünkü alışkanlıklar başlangıçta örümcek ağı gibidir ancak devam ettirdikçe çelik halat kadar güçlü hale gelebilir. Ve beşinci maddede söylediği gibi, “davranışların değiştiğinde öğrendim diyebilirsin” yani ancak davranış tarzımız değiştiğinde gerçekten ilerleme kaydederiz.
Ayrıca sorunlar çoğunlukla faturalara benzer. Standartlarını onları ödemek üzerine ayarlarsan hep kıt kanaat geçinirsin ve asla bitmezler. Hayatın boyunca ay sonunu zor getirirsin çünkü standartlarının (hayattan beklentilerin, yeteneklerini küçümsemen) düşük olması da bir alışkanlıktır. Ancak farklı bir seviyeye çıkmaya karar verip, bunu gerçekleştirdiğinde (karar alıp inançla yola çıkınca uzun sürmüyor merak etme) artık faturaları asla düşünmezsin. Çünkü onlar artık senin için bir sorun değil hayatın basit ayrıntılarıdır.
Nasıl ki öğrencilik dönemlerimizde bir matematik problemi ile uğraşır uğraşır içinden çıkamazdık, çözümsüz gibi gelirdi. Ancak öğretmenimize götürdüğümüzde saniyeler içinde çözerdi… Ne oldu? Soru mu değişti? Elbette hayır, soru halen aynı zorlukta, sadece seviye değişti. Yani daima tekrar eden sorunlarını bir kerede alt etmek için seviyeni değiştirmen gerekiyor. Emin olabilirsin ki, bunu yapmanın %80’lik kısmı kendine inanıp karar almaktan geçiyor. Geri kalanlar çok hızlı bir değişim gösterir.
Sorunun para ile ilgiliyse, ne kadar kazandığının bir önemi olmayacak. Parayı yönetmek, para ile barışmaktan geçer. Onunla barışmanın yolu gerektiği kadar önem vererek olur ancak. Bir insana önem vermezsen, bunu söylemesen bile hisseder ve seninle vakit geçirmekten hoşlanmaz. Para da öyledir, “para benim için önemli değil, para elinin kiridir, çok mal haramsız olmaz” gibi tuhaf sözleri sürekli tekrar eden insanlar ne garip ki hep meteliksiz insanlardır. Çünkü bilinçaltı sürekli bu sözlerle beslenince, davranışlarına yansıyor ve parayı asla ellerinde tutamıyorlar.
Yukarıda bahsettiğim gibi sürekli (bazısında yıllarca, bazısında hayat boyu) yaşanan sorunlardan biri de cinsellikle ilgilidir. Cinsel dürtüleriyle başı dertte olup bu yüzden bir türlü zamanını doğru değerlendiremeyen insanlar için de bazı çözüm yolları var elbette. Napoleon Hill, bana göre tüm zamanların en iyilerinden Düşün ve Zengin Ol adlı kitabında bu konuyu şöyle özetler.
“Cinsel heyecanın ardında üç yapıcı potansiyel vardır. Bunlar:
- İnsan soyunun devam
- Sağlığın korunması (tedavi edici olarak eşi yoktur)
- Sıradanlığın dehaya dönüştürülmesi
Dönüştürme sözcüğünün anlamı basit bir dille, “bir element ya da enerji şeklini başkasına aktarmadır” Cinsel enerjinin dönüşümü basittir ve kolay bir şekilde açıklanabilir. Zihnin fiziksel ifade bulan düşüncelerden başka yaratıcı düşüncelere çevrilmesi anlamını taşır. Cinsel heyecan, çok özel zihinsel bir durum yaratır. Bu arzunun kontrolü altındayken kişi başka zamanlarda daha önce bilmediği şekilde hayal gücü, cesaret, irade gücü, kararlılık ve yaratıcılık yeteneğinde keskinlik geliştirir. Öyle ki, bu yüzden kimiz zaman insanlar bu uğurda hayatlarını ve saygınlıklarını açıkça tehlikeye atarlar. İşte bu arzular (bunların sunduğu güç: cesaret, yaratıcılık, kararlılık vb) kontrol altına alınıp başka kanallara aktarıldığında, edebiyat, sanat ya da diğer mesleklerde (kitap 1930’larda yazıldı, şimdi sayısız meslek ve ihtimal sayılabilir) kuşkusuz zenginliğin elde edilmesinde de yaratıcı bir güç olarak kullanılabilir”
Burayı bu kadar ayrıntılı aktarmamın sebebi, inkâr edilemez bir gerçeklik oluşudur. Cinsel enerjinin dönüştürülmesi, irade gücünün çalıştırılmasını gerektirir ancak bu çabaya kesinlikle değer. Daha önce kullanmadığın (yok saydığın için) hayal gücü ve cesaret gibi meziyetlerin sayesinde kısa sürede fark yaratabilirsin.
Son olarak yine büyük çoğunluğun uzun yıllar hatta hayatı boyunca kullanmadığı bir yetenekte, planlama ya da hazırlık yeteneğidir. Bu yüzden bazı sorunları hiç bitmez. Bu yüzden yeteneklerine kıyasla, yaptıkları işten en iyi ihtimalle %50 verim alırlar. Aynı kişiler, bir işe başlamadan önce hazırlık yapsa her şey bambaşka olabilirdi. Birilerine bakıp “Ne şanslı adam/kadın” dediğimiz çok olur değil mi? Genelde onlar Napolyon Bonapart’a sorulan “Şansa inanır mısınız?” sorusuna Napolyon’un verdiği cevap gibi “Evet, kötü şansa inanırım, o yüzden iyi gitmesi için kusursuz hazırlık (plan) yaparım” sözündeki şanslı değil, hazırlıklı insanlardır. Kime ait olduğunu hatırlayamadığım şu muhteşem sözdeki gibi “Kazanma isteği önemlidir ama hazırlanma isteği çok daha önemlidir”
Elbette burada en çok karşılaştığım süre gelen sorunlardan bahsettim ve seninki daha farklı olabilir. Ancak lütfen yeni bir videoya geçmeden, ya d bu belgeyi kapatmadan önce kendine şu sorulardan doğrusunu seç ve cevapla:
Uzun yıllardır çözüme ulaştıramadığım hangi sorunum/sorunlarım devam ediyor?
Bu, hangi alışkanlığımla ilgili?
Bunu nasıl bir alışkanlıkla değişime uğratabilirim?
Bu enerjiyi, bana faydası olacak şekilde nasıl dönüştürebilirim?
Eğer bu sorunum olmasaydı, hayatım neye benzerdi?
Senin keşfine, senin başarına 😊
Barış Ege
Yaşam Koçu-NLP Uygulayıcısı